Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Metabolizma ve Beslenme Bilim Dalı Başkanı Prof. Ahmet Aydın:
Damarlarda daralmayı yapan Omega 6 fazlalığının yol açtığı mikropsuz bir iltihaptır. Omega 6 ise en çok margarinlerde, mısır ve ayçiçek yağında var. Onun için biz diyoruz ki, “Bu yağları değil, sızma zeytinyağını ve hayvansal yağları kullanın!”
Kalp damar hastalıklarının bir numaralı müsebbibi yağlar ve kolesterol değil, unlu ve şekerli gıdalardır. Çünkü kandaki insülin miktarını artırıp, metabolik sendroma neden olurlar, damarları tahrip ederler… Eğer siz zeytinyağ, hayvansal yağ, tereyağ ve balık yağıyla beslenirseniz kolesterolünüz de düşer…
– Hocam, kalp damar hastalarına kolesterol ilacı verilmesini doğru bulmuyorsunuz. Peki sizin tedavi öneriniz ne?
Çoğu doktor ne yapıyor? Kolesterol rakamlarına bakıyor, rakamları tedavi etmeye çalışıyor. Halbuki biz öyle yapmıyoruz. Ezbere ilaç yazmıyoruz. Önce hastanın diyetine bakıyoruz. Unlu şekerli yiyor mu? Canan Karatay Hoca’nın da, benim de hep söylemek istediğimiz şey bu. Kalp damar hastalıklarının bir numaralı müsebbibi yağlar ve kolesterol değil, unlu şekerli gıdalardır. Çünkü kanda insülini artırıp, metabolik sendroma sebep olurlar, damarları tahrip ederler.
– Kolesterolün hiç mi suçu yok?
Pek çok araştırmanın sonucuna göre, kan kolesterol düzeyleriyle koroner kalp hastalığı ya da ölüm sıklığı arasında bir ilişki bulunamadı. Yani, kolesterolü yüksek olan kişilerdeki koroner kalp hastalığına yakalanma ve ölüm sıklığı kolesterolü normal olan kişilerdekinden daha yüksek değil. Hatta bu çalışmaların bazılarında kan kolesterol düzeyleri yüksek olanlarda koroner kalp hastalığına yakalanma sıklığının azaldığı ve yaşam süresinin daha uzun olduğu saptandı.
– O zaman yüksek kolesterollü yiyeceklerle beslenmek kalp hastalığına yol açmıyor diyebiliriz. Ama biz tam tersini biliyoruz…
Türkiye’de koroner kalp hastalıklarından ölüm oranı, tüm ölümler içinde yüzde 43’le ilk sırada yer alıyor. Dünyada her yıl yaklaşık 17 milyon, ülkemizdeyse 130 bin kişi koroner kalp hastalıklarından ölüyor. Onca düşük yağlı diyetlere ve kolesterol haplarına rağmen ölümler artıyorsa ‘Acaba birileri bizi kandırıyor mu?’ diye aklınıza gelmiyor mu? Bizim gibi düşünen bilim adamları aterosklerotik kardiyovasküler hastalıkları ‘kolesterol depo hastalığı’ olarak değil, ‘düşük yoğunluklu sistematik enflamatuvar hastalık’, yani ‘mikropsuz iltihap’ olarak kabul ediyor.
– Hocam bunu bizim anlayabileceğimiz şekilde anlatabilir misiniz?
Bizimkinin tersini düşünen doktorlar, kalp damar hastalarının tedavisinde kandaki kolesterolü azaltmayı başarı sayıyorlar. Halbuki yaklaşık 20 yıldır devam eden TEKHARF araştırmasının sonuçlarını 11. İç Hastalıkları Kongresi’nde açıklayan Cerrahpaşa’dan hocam Prof. Altan Onat şunu söylüyor: “Ülkemizde yılda 100 bini aşkın yetişkinimizin kalp-damar hastalığına yakalanmasında diyetteki kolesterol gibi bilinen faktörler sorumlu değildir. Hastalık metabolik sendromla ilişkili olarak aşırı iltihaplanmış ve oksitlenmiş maddelerin damarlarda yaptığı hasara bağlı olarak gelişmektedir.”
– Peki kanda kolesterol niye yükseliyor?
Çünkü hücre içine giremiyor. Kolesterol dediğimiz madde kanda tek başına dolaşmıyor. Bir topun içinde bulunuyor. Karaciğer kolesterolü yapıyor, kolesterol hücreye geliyor, ama içeri girebilmesi ancak özel bir reseptör (alıcı) sayesinde mümkün. Kolesterolü bir anahtar gibi düşünün, reseptörü de bir kilit. Anahtar küçük olduğunda, kilide uymuyor ve kapı açılamıyor. Dolayısıyla kolesterol hücre içine yeteri kadar giremiyor. Bu durumda hücre kolesterole aç kalıyor ve elzem maddenin daha fazla yapılması için karaciğer uyarılıyor, kolesterol yapılıyor. Ama vücuda yeteri kadar doymuş yağ ve kolesterol alınmazsa, kolesterol bir türlü büyüyüp hücre içine giremiyor, yeniden karaciğer uyarılıyor ve bu kısır döngü bir türlü kırılamıyor.
– Yani o zaman kanda kolesterol yüksek görünüyor ama hücreler kolesterolden yoksun kalıyor?
Evet. Halbuki siz kolesterolden zengin gıdalarla beslenirseniz, bu topu büyütürsünüz ve anahtar büyüdüğü zaman kilidin içine girer ve kapıyı açar, hücrenin içi kolesterolden zenginleşir ve dışarıdaki kolesterol azalır. Biz bunu da neyle sağlıyoruz biliyor musunuz, yağlı gıdalarla!
– Nasıl?
Şimdi bire bir düz mantıkla giderseniz, “Yağı azaltırsam kan kolesterolü de azalır” sanırsınız. Aslında azalan bir şey yok. Zaten bizim gibi düşünmeyen doktorlar da bunu kabul ediyorlar, “Diyetle bu kolesterol miktarı düşmez o yüzden ilaç kullanalım” diyorlar. Halbuki yanlış davranıyorlar, esas sebebi bulabilseler, yağı fazla verseler, unu şekeri kestikleri zaman kolesterol düşüyor. Aslında kolesterolün kendisinin bir zararı yok. İçeri giremediğinde, hücre içinde eksik olduğunda zararları oluyor.
– Ne gibi?
Mesela cinsiyet hormonları, kortizol, D vitamini ve safra asitleri yeteri kadar sentezlenmiyor. Hücre yapısı bozulabiliyor.
– Fazlası hiç mi zararlı değil kolesterolün?
Değil. Dediğim gibi, kolesterolü yüksek olan, normal olan ve düşük olan insanları yan yana koyalım, hepsi eşit derecede koroner kalp damar hastalığı geçirme riskine sahiptir. Yani kolesterolü daha fazla olan kişide kalp damar hastalığı daha fazla, düşük olanda daha az demek tümüyle yalan. Bir şeyin hem düşüğü, hem normali, hem yükseği aynı hastalığa sebep olmaz. Bu mantığa aykırı.
© zootekni.org All Rights Reserved. Code by Mustafa Ersoy